Yine gel, yine gel, her ne olursan ol yine gel Ä°ster kafir, ateÅŸe tapan, putperest ol yine gel Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı deÄŸildir Yüz defa tövbeni bozmuÅŸ olsun da yine gel.”
-Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki dünyanında sınırını aÅŸmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!”
-Ya olduğun gibi görün, Ya da göründüğün gibi ol.
-Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil
-Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun. Allah’ın dokuduÄŸu kumaÅŸ ne yıpranır, ne eskir.
-Kisi günese yüzünü döndü mü, gölgesi arkasinda kalir. Artik o nereye giderse gitsin, gölgesi hep pesinden gelir. Lakin kisi günese arkasini dönerse gölgesi hep önünde kalir. Ne kadar ugrassa da gölgesini yakalayamaz. IÅŸte bunun gibi, insan, Allah’a yüzünü dönerse, mal-mülk, aile ve çoluk çocugu aynı gölgesi gibi onun pesinden kosar. Fakat kiÅŸi Allah’a arkasini dönerse o kiÅŸi mal ve iyalim peÅŸinden ne kadar koÅŸarsa koÅŸÅŸun, gölgesini tutamayacagi gibi onlara nail de olamaz.”
–herkesin aynı ÅŸeyi düşündüğü yerde kimse fazla bir ÅŸey düşünmüyor demektir.
-Aşk etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın yada canını acıta acıta söküp atacaksın. Her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok yanacak.
-Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan âşıksın, Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
-Durma! Çabuk gel. Gelmem deme! Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır. Dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.
-Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.
-Herkes aynı fikirdeyse hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.
-Her dil gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı sırlara ulaşılır.
-Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman zaten sen yoksun ki.
 Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
• Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
• Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..
• Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır..
• Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..
• Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
• Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
• Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
• Ä°sa’nın eÅŸeÄŸinden ÅŸeker esirgenmez ama eÅŸek yaratılışı bakımından otu beÄŸenir.
• Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
• Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
• Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
• Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
• Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
• Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
• Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
• Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
• Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
• O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
• Genişlik, sabırdan doğar.
• Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
• Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
• Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
• Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
• Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
• Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.
• Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
• Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
• Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah’ın kulu kendisinden uzaklaÅŸtırmasından, bir derde uÄŸratmasından daha iyidir.
• Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
• Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
• Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
• SarhoÅŸ, cinayeti yapar da sonra “özrüm vardı, kendimde deÄŸildim”der. Kendinde olmayış,kendiliÄŸinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
• İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
• Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
• Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var
• Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
• Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.
• Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
• Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde.
• Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar ,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır?
• Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
•Anlayış,edep şehirlilerdedir. Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde.
• Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.
• Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.
• Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.
• Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.
• Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
• Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.
• Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur.
• Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.
• Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür.
• Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
• Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
• Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
• Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler
• Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.
• Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.
• Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
• Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
• Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır.
• Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
• Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.
• Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.
• Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
• Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.
• Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
• Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiÅŸ Muhammet’in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan baÅŸka söz naklederse, o kiÅŸiden de bezmiÅŸim ben, o sözden de.
• Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
• Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.
• Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.
• Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
• İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
• İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.
• A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
• Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.
• Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
• Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
• O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
• Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
• Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
• Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
• Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.
• İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
• DoÄŸruluk, Musa’nın asası gibidir. EÄŸrilik ise sihirbazların sihrine benzer. DoÄŸruluk ortaya çıkınca, bütün eÄŸrilikleri yutar.
• Bir kötülük yaptıktan sonra piÅŸmanlık hissetmek Allah’ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.
• Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
• Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur.
• Topluluk bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
• Ümit, güvenlik yolunun başıdır.
• Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır.
• Dert, insana yol gösterir.
• İman, namazdan daha iyidir. Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır.
• İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.
• Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
• Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
• Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
• Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
• Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
• Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak,
sırları örtmek yaraşır.
• Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
• Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir. Arı biziz. Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
• Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
• Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar. Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter.
• Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
• Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız. Bizi çekip ırmağınıza götürün.
• Dünyaya demir atmış Karun’u, yer çekti, yuttu. Ulular ulusu Ä°sa’yı gökyüzü çekti, yüceltti.
• Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
• Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.
• Avlanmak istedik mi uçup gittiÄŸimiz yer Kafdağı’dır. Akbaba gibi leÅŸ avlamayız biz.
• Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir. Şekerden ne anlar o?
• Allah ile birleÅŸmek demek, senin varlığının O’nunla birleÅŸmesi demek deÄŸildir. Senin yok olmandır.
• Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
• Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi yavaş ol.
• Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
• Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.
• Mümin bir kopuza benzer. Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran olmadıkça feryat etmez.
• Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak.
• Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
• Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
• Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
• İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
• Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
• O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
• Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
• Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
• Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir.
• Aşk, davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
• Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
• Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
• Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
• Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
• Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
• Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
• Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
• Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
• Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
• Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
• Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
• Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
• Peygamberler insanları Allah’a ulaÅŸtırmak için gelmiÅŸlerdir. Ä°nsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleÅŸmiÅŸse kimi kime ulaÅŸtıracaklar?
• Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin
düşündürdükleri…
• Sabır, genişliğin anahtarıdır.
• Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
• Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
• Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
• Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
• Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır.
• Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
• İnanan, inananın aynasıdır.
• Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
• Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
• Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. Ä°ster Hint’li olsun, ister Türk, ister Arap. Åžekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
• Yokluk, varlığın aynasıdır.
• Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
• Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir.
• Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.
• Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
• Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
• Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
• Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
• Hıristiyanların bilgisizliÄŸine bak ki, asılmış Tanrı’dan medet umuyorlar.
• Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
• İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
• Sen de saÄŸ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa’nın eli nerede
• Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
• Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.
• Bağış, kine merhemdir.
• Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
• Madem ki hırsızsın, bari o güzelim inciyi çal, madem ki gebe kalıyorsun, bari yüce bir çocuğa gebe kal.
• Korukla üzüm birbirine zıttır ama, koruk olgunlaştı mı güzel bir dost olur.
• Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari.
• Aynada bir şekil görürsün hani, senin şeklindir o, aynanın değil.
• Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur.
• Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
• Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
• Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir.
. Bal yiyen arısından gocunmaz..
• Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o.
• Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
• Davud’un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor.
• Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
• Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
• Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
• İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
• Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
• Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir.
• Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın.
• Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik.
• Sözün eÄŸri olsa da, anlamı doÄŸru bulunsa, sözdeki o eÄŸrilik, Tanrı’ya makbuldür.
• İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur. Ama halkın çoğu kötü olduğundan, beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir.
• Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
• Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
• Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
• Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider.
• Öküz, ansızın BaÄŸdat’a gelir, ÅŸehri bir baÅŸtan öte gezip, dolaşır. Bütün o zevki, hoÅŸluÄŸu, tadı, tuzu görmez de göre göre karpuz kabuÄŸunu görür.
• Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir.
• Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
• Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
• Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
• Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de.
• Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
• İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.
• İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.
• Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
• Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
• Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
• Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?
• Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin.
• Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
• Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.
• Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
• PadiÅŸah, töhmet altına alınanı Karun’a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün.
• Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
• Tam inanç aynası kesilen kiÅŸi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur.
• Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
• Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür. Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak.
• Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
• Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak
“Ben size, gizli ve aleni, Allah’dan korkmanızı,
az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi,
günahlardan çekinmenizi,
oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi,
daima şehvetten kaçınmanızı,
halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve
sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı,
kerem sahibi olan salih kimselerle
beraber olmanızı vasiyet ederim.
Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.
Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.
Hamd, yalnız tek olan Allah’a mahsustur.
Tevhid ehline selam olsun.”Â
“Ey oÄŸlum! Sana vasiyet ediyorum ki:
Her halde ilim, edep ve takvâ üzerine bulun.
Her zaman geçmiş din büyüklerinin eserlerini inceleyerek,
Ehl-i sünnet vel-cemâat yolundan ayrılmamayı vazîfe edin.
Fıkıh (İslâm hukûku) ve hadîs-i şerîf öğren,
câhil sofulardan olma.
Namazı her zaman cemâatle kıl,
fakat imâm ve müezzin olma.
Şöhret isteme, zîrâ şöhret âfettir. Makâma bağlı olma.
Yazdığın şeylerde adını yazma.
Mahkemede hâkim huzûruna çıkma.
Kimseye kefil olma.
Halkın işlediği işlere karışma.
Devlet büyüklerinin çocuklarıyla arkadaşlık etme.
Uzlete çekilme, yalnız kalma.
Çok söz söyleme.
Çok söz işitmek kalbe nifak verir.
Sözü inkâr etme. Onun söyleyenleri ve sâhipleri çoktur.
Az söyle ve halkın kötülük ve eğrilerinden
arslandan kaçar gibi kaç, bir kenarda dur.
Kadınlardan ve dinde eğri yollara girenlerden sakın.
Herkesle ve zenginlerle sohbet etme (oturup kalkma).
Helal ye ve şüphelilerden kaçın.
Dünyâ malına kapılma.
Dünyâ arzusu dînin zâyi olmasına sebeb olur.
Çok gülme ve kahkaha atma.
Zîrâ fazla gülmek kalbin ölümüdür.
Herkese şefkatle bak. Hâinlikle bakma.
Dışını süsleme. Zîrâ dışın süsü; için, kalbin, rûhun
harâb olduğunu gösterir.
Başkalarıyla mücâdele etme ve
hiç kimseden bir şey isteme.
Kimseye hizmet buyurma.
Âlimlere, evliyâya, mal, can ve tenle hizmet et.
Din büyüklerinin hâllerini inkâr etme. Zîrâ inkâr edenler
rahat ve kurtuluÅŸ yüzünü göremezler.” buyurdu.
Yine ölmesine yakın dostu Sirâceddin’e hem iyi, hem de sıkıntılı zamanlarında okuması için ÅŸu duayı okumasını tavsiye etmiÅŸtir:
“Ya Rabbî! Sana vesile olan saÄŸlığı, seni bol bol tesbih etmek için istiyorum.Ya Rabbî! Bana, ne Senin zikrini unutturacak, Sana olan ÅŸevkimi söndürecek, Seni tesbih ederken duyduÄŸum lezzeti kesecek bir hastalık; ne de beni azdıracak, ÅŸer ve kötülüğümü artıracak bir sıhhat ver.Ey merhamet edenlerin En Merhametlisi! merhametinle bu duamı kabul et.”